Işık Görgün

ORGANİK YAŞAM



Neden organik bir yaşam ?

Tahıllar, sebzeler, pamuk, şeker kamışı gibi endüstriyel bitkiler ve meyve veren ağaçlar yetiştirilirken konvansiyonel böcek öldürücüler, sentetik gübre, hormon ve genetik modifiyeli tohumlar kullanılmamalıdır.

Çünkü bu kimyasallar besinler ve deri emilimi yoluyla bedenimizde birikmekte, uzun vadede geri dönüşü olmayan hastalıklara yol açabilmektedir.

Ayrıca bu toksik kimyasallar doğada ayrışmadan yıllarca kalabildiklerinden ve kolaylıkla toz veya gaz hale geçebildiklerinden yeraltı ve yerüstü sularının yanı sıra atmosfere de karışarak yüzlerce kilometrelik mesafeler kat edebilmekteler.

Toprakta zamanla bu maddeler birikmekte ve insanların yanı sıra balıklar, kuşlar gibi diğer canlılar için de büyük tehlike oluşturmaktalar.

Sentetik kozmetik katkı maddelerinin uzun süreli teması sonrasında ise  astım, alerji, saç dökülmesi, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riski  oluşturduğu tespit edilmiştir.

Bu yüzden konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.

Bu maddelerin insanlarda endokrin sistemi düzensizliklerine, kansere, bağışıklık sistemi hastalıklarına, sinir sistemi hastalıklarına, kısırlığa, sakat doğumlara yol açtığı gözlemlenmiştir.

Sentetik ve toksik maddeler içeren besinlerin, kozmetik ürünlerin  gündelik ve uzun süreli kullanımının hemen veya yıllar sonra ortaya çıkan birçok hastalığa neden olduğu uzmanlarca belirtilmektedir.

Organik Tarım nedir?

Organik sertifikalı bitkilerin yetiştirildiği tarım alanları uluslararası organik sertifika vermeye yetkili kuruluşlar tarafından periyodik olarak denetlenirler.

Bu alanların son 3 yıl süresince yukarıda sayılan sentetik kimyasal maddelere kesinlikle maruz kalmamış olması, diğer alanlardan çit veya duvarla ayrılmış olması şartı vardır. Ürünün son kullanıcıya ulaşmadan önce geçireceği işlemler de organik yönetmeliklerine göre uygulanmaktadır.

Organik sertifikalı bitki nedir?

Organik sertifikalı bitkiler, sentetik gübre, zirai ilaç, genetik modifiyeli tohumlar ve hormon kullanılmadan sertifikalı tarlalarda yetiştirilirler ve uluslararası sertifikasyon firmaları tarafından periyodik kontroller sonrasında organik sertifikası ile belgelendirilirler.

Görünmez tehlike: Kozmetikler

Dünya var olduğundan beri insanoğlu güzelliğin ve bakımın peşinde koşup duruyor.. Yaşlanmanın getirdiği çizgiler, cansız donuk bir yüz, yıpranmış, bakımsız saçlar çok gelişmiş kozmetik formüller sayesinde kısa zamanda canlı ve parlak görüntülerine tekrar kavuşuyor.

Ancak, kozmetiklerin kısa zamanda sağladıkları iyileşmeler, uzun vadede hayatımızı ciddi anlamda etkileyecek hastalıklara dönüşüyor. Aslında doğayla olan bütünlüğün sekteye uğraması birçok sorunu beraberinde getiriyor.

ABD Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsünün yaptığı bir araştırma, kozmetiklerde, 800 den fazla zararlı kimyasal madde bulunduğunu ortaya çıkardı.

Kozmetiklerde kullanılan 2 bin 983 kimyasal madde üzerinde yapılan araştırma sonucunda, bunların 884ünün toksik (zehirli ve bedende birikime yol açan) olduğu belirlendi.

Bu maddelerden;

- 774 ünün yüksek derecede zehirlenmelere
- 146 sının tümörlere
- 218 inin üreme bozukluğuna
- 314 ünün mutasyona
- 376 sının deri ve göz rahatsızlıklarına sebep olduğu açıklandı.

Bu arada, kozmetik ürünlerin mesane ve lösemi kanseri gibi hastalıklara yol açabildiği, sentetik saç ürünleri kullanan kadınların bu hastalıklara yakalanma risklerinin, kullanmayanlara oranla % 70 daha fazla olduğu kaydedildi.

Bunları biliyor musunuz ?

- Bir kadının yılda ortalama 2 kg kremi cildine sürdüğünü
- Her sabah evden çıkana kadar ortalama 15 değişik kozmetik malzemeyi bedenimize uyguladığımızı
- Koyun yününden elde edilen Lanolin’in içerisinde çeşitli zırai ilaçlar ve DDT kalıntıları bulunduğunu
- Organik olmayan kepekli ekmek ile birlikte bir miktar böcek ilacını da yediğimizi
- Sadece organik meyveleri kabuğunu soymadan yiyebileceğimizi..